Posted on 22 Mart 2011 by Şebnem Akalın
İlk defa kafa röntgeni çekilen insanların kendi kemiklerini görünce korkudan düşüp bayıldıklarını biliyor musunuz? Dünyada çekilmiş ilk röntgen filminin hala mevcut bulunduğunu ve bunun mucidin karısının sol eli olduğunu? Kendi elinin kemiklerini görünce,”adeta ölümümü görüyorum “diyerek çığlık atan hanımefendinin odadan koşarak kaçtığını? O dönemdeki herkes için çok şaşırtıcı bir buluş olan röntgen nasıl keşfedildi? William Conrad Roentgen prusyalı genç bir delikanlıydı..Amerika da harp akademisinde eğitim görüyordu,henüz 17 yaşındaydı..
yöneticilerden birinin karikatürünü çizen arkadaşını ele vermemek için üzerinde yapılan baskılara direndi ancak mezuniyet belgesi alamadan okuldan atıldı..bu itaatsizliğinden dolayı ne bir alman ne de bir hollanda lisesine alınmadı..üniversite eğitimi hayalleri de suya düşmüş oluyordu bu nedenle..ama bu engel onun ileride x ışınını keşfetmesine neden olmuş olabilir.lise mezuniyetine dair belge gerektirmeyen bir okul olan zürih teki politeknik okuluna kaydoldu mecburen..burada karmaşık makinler yapmasını sağlayacak makine mühendisliği dersleri de aldı..Alet yapım ve tasarımındaki üstün yeteneği bir fizikçinin dikkatini çekti..onu asistanı olmaya ikna etti..lise diploması olmaması,akademik eksikliğine rağmen roentgen teorik fizik dalında doktora yaptı.hocasının sadık bir izleyicisi olarak onun gittiği heryere gitti,lise diploma engelini zaman içinde aştı ,okutman ve nihayet profersörlüğe yükseldi..bu arada zengin bir otel sahibinin kızı Berta ile evlendi,Berta nın psikomatik hastalıkları vardı ve arada nöbetler geçiriyordu,bu nedenle Roentgen’in eşine günde birkaç kez morfin yapması gerekiyordu,sosyal hayatlarında kısıtlanmaya ve bakım hastası olacak hale gelmesine neden olan bu durum da Roentgen için avantaja dönmüştü.zayıf bir konuşmacı oluşu ,soğuk bir tabiatı ve üstün performans bekleyen disiplinli tavrı nedeniyle öğrencileri tarafından sevilmese de ,herkes tarafından takdir toplayan çok başarılı lab. deneyleri yapıyordu.çeşitli maddeleri barometrik,ışıksal ve elektriksel değişikliklere maruz bırakıp ortaya çıkan fiziksel değişimleri titizlikle ölçüyordu.yalıtkan bir maddenin,cam mesela,elektrik yüklü iki kondansator plak arasında hareket ettirildiğinde yalıtkan maddeden akım çıkacağını öğrendi.Roentgen’in öncülü ise Sir William Crookes idi..1861 de talyum elementini keşfettikten sonra,elektirik deşarjının soygazlar üzerindekietkisini incelemek istiyordu ama bunun için,sadece çalışacağı gazı içeren bir atmosferi yaratacağı özel bir tüpe gereksinimi vardı.Günümüzde Crookes adı verilen tüpleri yaptı.ilk önce bir pompa yardımıyla havanın boşaltıldığı vakum cam silindir yaptı..silindir aynı zamanda, induksiyon bobini pil düzeneği yardımıyla oluşturulan,elektirik akım boşalmaları için elektrotlar da içeriyordu.Crookes katotan anota yüksek voltajlı akım vererek,cam silindir içinde soygazların bazı maddelerin durumunu gözlemlemek istedi.Crookes vakum silindirini yerleştirdiği masaya,bazen kullanılmamış fotografik levhaları da düşürüyordu.Bir süre sonra bunları kullanmak istediğinde levhaların üzerinde çeşitli gölgelenmeler olduğunu gördü..bunun yeni bir ışınım olabileceği aklına dahi gelmedi..bunun yerine üretici firmaya bir şikayet mektubu yazdı:)Aynı şekilde,Crookes silindirinin yanında baryum platinosiyanür tuzlarıyla kaplı kağıtların,katot ışınları geçer geçmez neden florasan ışık yaydığı ünlü fizikçi Phillip Lenard’ında hiç aklına gelmedi..aklına gelmemiş olmasına rağmen,keşfi kendisine değil Roentgen’ e kaldığı için,X ışını keşfinden 10 yıl sonra bile Lenard hazımsızlık çekiyordu,yaptığı konuşmasında,dünya alem x ışınını kabul ederken Obunu o zaman farkettiğini ve zaman bulamadığı için çalışamadığı bir tür radyasyon dalgası olduğunu bildirdi dünyaya Aslında durumda biraz gerçeklik payı vardı,Crookes tüpünde aliminyum kaplamalı bir pencere koyan ve katot ışınının bunu geçip geçemeyeceğini test etmesi için Roentgen’e yollayan Lenard’dı.Cam tüpün karşısına katot ışınının çıktığını görünür hale getirebilmek için,baryum platinosiyanür kristalleriyle kaplı küçük bir ekran yerleştirdi..Crookes tüpünden katot ışını çıktığı zaman ekranda zayıf bir ışıma görülüyordu..katot ışınları havada ancak birkaç cm ilerleyebiliyordu..bu nedenle ekran cam tüpün çok yakınında duruyordu..Roentgen bir süre sonra katot ışınlarının sadece alimniyum kaplı pencereden değil, cam tüpün çeperinden de çıkıp çıkmadığını merak etmeye başladı..çıkıyorsa bile bu çok zayıf bir ışık olacaktı..cam tüpteki parlama bu zayıf ışını maskeleyebilirdi..bu nedenle ortamı ve cam tüpü karartmaya karar verdi..lab. perdelerini çekti,cam tüpü kartonla kapladı..ışığı kapadı..ve elektirk verdi.. çok şaşırtıcı bişey oldu o an!..tüpten en az 1 metre uzaktaki bir yerden sarı renkli ışıma gördü..önce korktu ve irkildi..hayali olduğunu sandı..ama tekrarladıgında aynı şeyi tekrar gördü.bir kibrit çakarak ışığın geldiği yere baktı..tezgahta bulunan baryumla kaplı kağıtlar unutulmuştu ve ışıma oradan geliyordu! bu florasanın kaynağı çözümsüzdü..ama katot ışını olamazdı..çünkü onlar havada ilerleyemiyordu..Roentgen deneylerini araya 1 deste iskambil ve 5 cm kalınlığında bir kitap koyarak yineledi..her defasında ışığı gördü..artık katot ışınlarının cam tüpü geçip geçmemesiyle ilgilenmiyor yeni bulduğu bu ışını inceliyordu..şimdi x adını verdiği ışının geçemeyeceği maddeyi arıyordu..çok geçmeden kurşundan geçemediğni,yoğunluklarına bağlı olarakta öteki maddelerce bu ışının emildiğini saptadı..bu ışın tahta ve kağıt tarafından emilmiyor, et tarafından çok az emiliyordu..ışının tahta tarafından değişmeden geçmesi ilgisini çekti..x ışının karşısına küçük metal ağırlıklarla asılı olan bir tahta koydu ve baktı..tahtanın sadece gölgesi görünüyorken metal parçalar olduğu gibi görülüyordu. Aralık ayı başında küçük bir kurşun boruyu tutarak akım verdiği sırada gördükleri Roentgen’i dehşete düşürdü..beklediği gibi levhanın üzerinde borunun koyu gölgesi vardı..ama hiç beklemediği bişey daha vardı..boruyu tutan iki parmağının kemikleri!!x ışınının etinde geçerek kemiklerini gösterebilmesi,neredeyse bir kıyamet belirtisi gibi onu derinden sarstı..şöyle yazıyordu ”gördüğüm şey bilimsel bir olgu değil..dünyevi olmayan düpedüz mistik bir olay..” aynı şeyi,eşi Berta ile paylaşmak istedi..elini tutmasını söyleyerek levhada görüntü oluşturdu. ”aman tanrım kemiklerimi görüyorum..sanki kendi ölümüme bakıyormuşum gibi hissetmeme neden oluyor ” diyerek memnun olmaktan ziyade dehşete düşerek kaçtı Berta nın sol elinin olduğu görüntü ve raporları fizik dergisine sundu..derhal yayınlanıp geniş yankı buldu.. ancak insanlar bu vücudun heryerinden,kıyafetlerinden,tenlerinden en mahrem yerlerinden bile geçen bu ışıktan huzursuzluk duydular en başta 1896 yılının ilk 6 ayında x ışını filmi çektirmek moda olmuştu artık..ancak kendi kemikleriyle karşılaşan insanlar korkudan düşüp bayılıyorlardı hatta bir dava bile kazanılmıştı,düşüp sol bacağını inciten bir hukuk öğrencisi..iyileşmeyen hatta kötüleşen yarasından doktorun verdiği exercise ları sorumlu tutmuştu..dr.un avukatlarının tüm itirazlarına rağmenx ışınıyla, bacakta aslında kırık olmuş olduğu tespit edildi..dr. ve davayı kaybetti..
tıpta en büyük 10 keşif..Meyer Friedman M.D. ve Gerald W.Friedland M.D.
This entry was posted in reiki and tagged amerika, ışın, kemik, prusya, radyasyon, röntgen,üniversite, x ışını. Bookmark the permalink.