hayatın sırrı

Posted on 10 Mayıs 2011 by Şebnem Akalın

Küçük kız babasıyla ormanda yürürken , ayağı takılıp yere düşüyor. Can acısıyla,…”-Ahhh!” diye bağırınca ileride dağın tepesinden aynı “Ahhh” sesi tekrar duyuluyor. Küçük kız dağın tepesinde başka birinin olduğunu sanıp bu kez,”-Sen kimsin?” diyor. Aldığı yanıt;”-Sen kimsin ?” oluyor.

Küçük kız bu yanıta iyice sinirlenip,”-Sen bir korkaksın,neden saklanıyorsun?” diye haykırıyor. Dağdan gelen ses;”-Sen bir korkaksın.” diyor. Sonunda babasına soruyor:

“-Babacığım, ne oluyor böyle?”

“-Dinle ve öğren.” diyor babası.Bu kez de kendisi dağa doğru dönüp ,

“-Sen muhteşemsin” diye bağırıyor. Gelen cevap “-Sen muhteşemsin.” oluyor.Küçük kız çok şaşırıyor ve ne olduğunu anlamıyor. Adam küçük kızına hayat sırrını anlatmaya başlıyor:

Buna yankı denir. Ama aslında bu yaşamdır.Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev. Daha fazla şefkat istediğinde ,daha şevkatli ol. Saygı istediğinde insanlara saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de sabırlı olmayı öğren . Çünkü yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarımızın aynadan bir yansımasıdır.

Hayat sana ancak senin ona verdiklerini verir, bunu unutma…

Alıntıdır..

Haketmek

Posted on 12 Temmuz 2011 by Şebnem Akalın

Bir yarışma programı izliyorum, adı “ANLAŞMA”. Yarışma şöyle: Daha önce birbirini tanımayan 3 kişi yarışıyor. Her soruda, cevap için anlaşmak zorundalar. 5 tur ve 15 soru var, eğer 3 yanlış yapılırsa yarışma bitiyor ve tüm kazanılan para kaybediliyor. Sonunda da kazanılan parayı yaklaşık olarak %60, %30 ve %10 oranında paylaşıyorlar. Ancak bu paylaşım için de anlaşmak zorundalar. Bu kısım çok önemli…

İzlediğim bölümde, 3 yarışmacı var 1 tanesi, sadece ilk ve son soruyu bildi, diğeri sadece bir soru cevapladı, sonuncu ise 15 sorunun yaklaşık 6 tanesini hiç tereddütsüz cevapladı. diğer soruları ortaklaşa kararla belirlediler ve 2 tane de hata yaptılar.

Yarışmanın sonunda en yüksek payı hanginiz hakediyorsunuz sorusuna 8 tanesini bilmiş olan yarışmacı, pek de kendine güvenmeyerek “ben” dedi. İlk ve son soruyu bilen yarışmacı ise, son derece kendinden emin bir şekilde “ben son soruyu bilmeseydim kaybedecektik, bu nedenle ben hakediyorum” dedi.

Sonuç; ilk ve son soruyu bilen yarışmacı en yüksek payı aldı, 6 soruyu tereddütsüz bilen (üstelik diğerlerinin o konularda hiç fikirleri yoktu) yarışmacı ise orta payı aldı. “Ben olmasaydım son soruya gelemezdik”diyemedi. Diğer yarışmacı zaten en düşük paya razı olmuştu.

Hayatı ve güzelliklerini hakettiğine inanmak böyle bir şey…

Şebnem Akalın, 12.07.2011

HAYATIN GETİRDİKLERİNDEN MESAJ ALMAK

Posted on 11 Ocak 2013 by Şebnem Akalın

Yıllar evvel, yirmili yaşlarımın başlarında bir otobüs yolculuğu yapıyordum. Yanımda benden 10 yaş kadar büyük bir hanımefendi vardı. Yol uzun ve gece karanlıktı   bir süre sonra sohbet etmeye başladık. Sigara içiyordu ve bunun nedenini bana anlatıyordu. Çok geç başladığını ama tiryaki olduğunu söylemişti. Sigara içme sebebi olarak da evliliklerini göstermişti.

Güzelce bir hanımdı ve eğlenceli bir sohbeti vardı. Ben nereye gidiyordum hatırlamıyorum, ama kendisinin Bodrum’daki yazlığında arkadaşları ile yeni yıl kutlaması yapmak üzere gittiğini anlattığını hatırlıyorum.

Bu günlerde bu olayı hatırlama sebebim; bu hanımefendinin bana anlattığı hayatıyla ilgili, bugünkü bakış açımla içimden gelenleri paylaşmak istemem…

İlk evliliğini, (kendi deyimiyle) bir zorba ile yapmıştı. Adam içki içiyor ve aşağılamalar ve küfürler eşliğinde karısına şiddet uyguluyordu. Çok mutsuz olmuştu ve birkaç yıl içinde boşanmıştı eşinden. Ama çok aşık olarak evlenmiş olduğu için bu ilişkiden ve ayrılıktan derin yaralar almıştı tahmin edebileceğiniz üzere.

Birkaç yıl sonra tanıştığı ve “melek gibi” olan ikinci eşiyle evlenmişti. Bu seferde bu eşin, kendisinin etrafında dönmesi, sürekli ilgilenmesi ve sevgiyle davranmasını kaldıramamış ve birkaç yıl içinde bu seferde tam tersi fazla ilgiden ve sevgiden bunaldığı için ayrılmıştı. O zamanki aklımla bile bunu anlayamamıştım, insan fazla ilgiden ve sevgiden neden bunalır? Ya da fazla ilgi ve sevgi diye bir şey var mıdır? Bence yoktur, sadece sevgi vardır…

Birinci evliliğinde kendi değerini anlaması ve bu dünyadaki gerçek amacını gerçekleştirebilmesi için bir zorba ile beraberdi. Bu eş ona kendisi olması gerektiğini ve ayakları üzerinde durması gerektiğini, gücünü eline alması gerektiğini acı bir deneyimle öğrenmesini sağlayacaktı ki bu onun seçimiydi. Bu onun öğrenebileceği tek yoldu. Ancak bu tam anlamıyla gerçekleşemedi ve ikinci şans olarak ilkinin tam tersi bir eş ona kendi değerini göstermeye çabaladı. Kendi değerini görmek istemeyen hanımefendi buna da bir bahane buldu ve bu şansını da kullanmadı.

Hayat, insana her zaman birden fazla şans verir. Ancak biz bu şansların hiç birini göremez ve kendimize iyileşme fırsatı veremez isek, kenara çekilir kollarını kavuşturur ve “hadi bakalım buyur kendin yap bundan sonra” der. Bundan sonra hayatımızdaki zor olan süreci böylece başlatmış oluruz.

Yol arkadaşım, bizim yolculuğumuz bittikten sonra neler yaşadı, başka şansları oldu mu? bilemiyorum. Umarım olmuştur ve “kendi kimliğini” ve “ben değerini” bulmuştur.

Ona çok sevgilerimle…

11.01.2013