Ona Baba demeyeceksiniz!, Herif diyeceksiniz…

Kendini işine adamış bir anne, çocuklarıyla ilgilenme yolu olarak, onlara maddi bir gelecek hazırlamayı seçmiş. Büyük ihtimalle maddi olarak iyi durumda olurlarsa güvende kalırlar diye düşünmüş (aslında güdülenmiş)

Anne; çocuklarını evde yalnız bırakarak, bazen eş-dost, konu-komşu, akraba yardımı alarak, kendisi çok çalışmış. Hayatı boyunca çok fazla koşturmuş ve işinde yükselebilmek için tüm enerjisini oraya aktarmış.

Tabii ki bu süreçte çocuklarının duygusal ve hatta fiziksel ihtiyaçları olduğunu görmemiş, görememiş. Onlara maddi gelecek hazırlamak, bir yandan da kendi içsel tatminini iş yerinde başarıda aramak önceliği olmuş.

Baba ise alkol bağımlılığı olan, eşiyle duygusal ve zihinsel anlamda iletişim kuramamış ve dolayısıyla çocukları ile de bağları kopmuş, kendisini gerçekleştirememiş bir kişi. Ailesinin sorumluluğunu almamış, alamamış biri. Bağımlılığı sebebiyle ne kendi ihtiyaçlarını ne de ailesinin ihtiyaçlarını karşılayamamış. Bu sebeple, ailenin tüm yükü anne üzerinde olmuş.

Büyüme dönemlerinde, çocukluklarını yaşayamamışlar ve bu durumun içinden çıkabilmenin yolu olarak kendilerini okul ve sosyal faaliyetlere vermişler ve bunu çok güzel becermişler. Evdeki sorunları yok saymanın kendilerini iyi hissetmenin tek yolu buymuş zaten.

Zaman içerisinde, babalarından utanır, utandırılır olmuşlar. Komşuların konuşmaları, dedikoduları onlarında kulağına gelir olmuş. “bu ayyaş adamın kızları, nasıl oluyorda bu kadar başarılı oluyorlar” “bak sen şu allahın işine adam eviyle ilgilenmiyor ama çocuklar maşallah yine de çok iyiler”…

Alkol bağımlılığı toplum tarafından tamamen yanlış değerlendirilen bir sorun. Bu konu, kişinin zayıf kişiliğinin bir sonucu olarak görülüyor. Kişinin yapabilir olduğu halde bunu yapmadığı, sorumsuz olduğu düşünülüyor, adeta bir suçlu gibi görülüyor ve hatta kötü bir insan olduğu bile düşünülüyor. (Kanı bozuk, sütü bozuk vs. gibi söylemler bile olabiliyor)

Alkol bağımlısı suçlu değildir! Enerji dengesi bozulmuştur ve bu düzelebilir. Enerji dengesinin bozulmasının temel sebebi anne ile olan bağlarının tam kurulamamış olmasından kaynaklanır. Bu hikayede; baba da kendi annesiyle sağlam bağlar kuramamış, anne de aynı şekilde kendi annesiyle sağlam bağlar kuramamış. Bu denge bozulması çocuklara da doğal olarak yansımış.

Alkol bağımlılığı tedavi edilebilir elbette ama şimdiye kadar kullanılan yöntemlerle bunun çok zor ya da imkansız gibi olduğu ortada. Alkol bağımlılığı tedavisinin diğer hastalıklarda da olduğu gibi bütüncül olarak ele alınması, beslenme, eksik kan değerlerinin takviye edilmesi ve bilinçaltı çalışmaları ile birlikte yürütülmesi gerekir.

Ancak konumuza geri dönecek olursa bu hikayede baba hem çevresi tarafından hem de eşi tarafından bir suçlu gibi görülmüş, iyileşmediği için dışlanmış ve babalığı tamamen hor görülmüş.

Anne bir gün, “ona baba demeyeceksiniz, herif diyeceksiniz” demiş ve çok küçük yaşlarından itibaren, buna (neredeyse) zorlanmışlar. Tabii ki bir süre sonra onlar da, babalarını, annelerinin ve çevrenin gözünden görmek zorunda kalmışlar ve babalarına saygı duyamamışlar. (Büyük travma)

Ama annelerine de saygı duyamamışlar elbette. Çünkü anneden çocuğa akması gereken sevgi ve ilgi boşluğunu çocuk en derinden hisseder. Adını koyamadığı bir huzursuzluk hayatı boyunca onunla birlikte olur.

Bir yerlerde bir yanlış olduğunu farketseler de, tanımlayamadıkları için ve anne ve babadan akması gereken enerji akamadığı için; öfkeli, otoriteye karşı isyankar(bazen agresif bazen pasif agresif davranış biçimi geliştirerek) mutsuz, huzursuz, dünya ve kendi aralarında denge kuramayan, yeme bozukluğu olan kişiler haline gelirler. Bizim örneğimizde de bu olmuş.

Utanma duygusu, frekansı çok düşük olan, çok negatif bir enerjidir. Eğer utanıyor ya da bir başkasının utanması gerektiğini düşünüyorsanız sizin frekansınız düşük ve negatiftir. Özellikle de anne ya da babanız yüzünden utanıyorsanız/utandırılıyorsanız bu çok daha adaletsiz bir durumdur. Kendi yaptığınız bir şeyin sorumluluğunu alabilirsiniz ama anne ya da babanızın sorumluluğunu almanız mümkün değildir ve bu durumun baskısı, yükü de çok daha ağırdır.

İşin içinden çıkılmaz gibi duran bu durumun, tüm bu düşük frekanslı duyguların ve tabi travmanın iyileştirilmesi mümkündür ve gereklidir.

Babası ya da annesi yüzünden utanmış/utandırılmış tüm çocuklara şifa olması için, bir danışanımla yaptığımız birkaç seansın özeti olarak bu öyküyü sizlerle paylaşıyorum.

18 Nisan 2021

Şebnem Akalın

Ağlamak, Ruhun Yıkanması mıdır?

Bir kısım danışanlarımdan çok duyduğum bir cümle var: “Ağlamayı seviyorum, ruhumun yıkandığını hissediyorum. Ağladıktan sonra iyi hissediyorum”. Bazı danışanlarım ise “ağlamayı hiç sevmiyorum, ağlamak istemiyorum” der ama ağlar.

Ağlamak, eğer bir iyileşme sürecinde, yani terapi, enerji çalışması, bilinçaltı çalışması vs sırasında ortaya çıkan bir duygu boşalması ise ve sonrasında da olumlu bir duyguya dönüşüyorsa ruhun iyileşmesi süreci olarak düşünülebilir.

Ancak kendi kendinize olumsuz anılarınızı düşünürken ya da gelecekte kötü bir şey olacağını zihninizden geçirerek ağlıyorsanız, çok sık ya da her şeye ağlıyorsanız bu, mutlaka dönüştürmeniz gereken bir blokajınız var demektir.

Ağladıktan sonra iyi hissetmek ise genellikle mağdur ve kurban rolünün size verdiği keyiftir…

Mağdur ya da kurban rolü ne gibi bir keyif verir diye düşünebilirsiniz. Eğer, bu rolü seçip, bu role göre yaşıyorsanız ve bunun farkında değilseniz, yaşadığınız olayları şanssızlık ve diğerlerinin kötülüğü olarak algılarsınız. Bu tür durumlarla her karşılaştığınızda bilinçaltınızda bir taraf size şöyle der “gördün mü yine mağdur edildin, onlar kötü!” böylece bunu teşhis etmiş olan taraf haklı çıkmasından dolayı sevinir. Ağlarsınız ve bir süre sonra bu rahatlıkla yeni durumlara karşı gardınızı alırsınız. Yani kötülük beklentiniz daha da güçlenir ve bilenirsiniz.

Herhangi bir şekilde iyileşme çalışması yapılmazsa giderek daha “duygusal” birisi olur çıkarsınız.

Tabii ki, iyileşmeyen blokajlar zamanla fiziksel hastalıklara dönüşür. Fiziksel hastalık zaten çok normaldir öyle değil mi? belirli bir yaştan sonra herkes hasta olur… (gerçekten öyle midir?)

Bazı danışanlarım ise hiç ağlamamakla övünür. Çok ağlamak ya da tam tersi hiç ağlamamak ikisi de bana iyileşmesi gereken bir durum olduğunu gösterir. Çünkü üzüldüğümüz zamanlarda ağlamak normaldir, ağlayamamak ise enerji blokajı var demektir. Kişinin kendisini çok fazla baskıladığı durumlarda ağlayamamak söz konusu oluyor.

Her iki durumda da iyileşmek için zihinsel dönüşüm yapılmalıdır, çok çabuk ağlamak, her şeye ağlamak, ya da aynı şeylere sürekli olarak ağlamak ruhun yıkanması değildir.

13. 02. 2021

Şebnem Akalın

Mavi Mine Çiçeğinin hikayesi

İlkokul beşinci sınıfın yaz tatiliydi. Ailem beni, Ankara yakınlarında, kız çocukları için düzenlenmiş bir yaz kampına gönderdi. İzci kampına benzeyen ama “light” izci kampı 🙂 diyebileceğimiz, 15 günlük bir kamp.

Kendimi yeni tanımaya başladığım bir dönemde, yeteneklerimi keşfettiğim, kampta gerçekleştirilen her türlü etkinliğin içinde yer aldığım çok eğlenceli bir süreçti. Tiyatro oyunu sergilemekten, tek kişilik bir gösteriye, darbuka çalmaktan vokal yapmaya, her türlü el işi çalışmalarından spor faaliyetlerine pek çok etkinlik.

Hayatımın en güzel anılarının saklandığı bir dönem ve tabi bir sürü kız arkadaş.

Bu kampta bir gün, serbest zaman geçirilen öğleden sonra akşamüzeri arası dönemde 4 kız arkadaşım ile beraber orman içinde yürüyüşe çıktık. Epey ilerledikten sonra biraz dinlenmek için oturduğumuzda sebebini o zaman için asla bilemediğim bir şekilde kızlara etrafta bulunan ısırgan otlarını bacaklarımıza sürmemiz gerektiğini söyledim. Onlar ben ne dersem yapıyorlardı (bunun nedenini hâlâ bilemiyorum 🙂 )

Hepimiz bacaklarımıza ısırgan otlarını bir güzel sürdük. Bu arada bir tanesi bacaklarımızı acıtmaz mı diye sordu. Ben bilgiç bir şekilde hayır dedim önce bunları sürelim ardından oturduğumuz yerde bulunan beyaz kireçli bir toprağı göstererek bu toprakları süreceğiz ve hiçbir şey olmayacak dedim.

Peki sonra ne olacak? Çevremizdeki çok sevdiğim mavi mine çiçeklerini göstererek bunlardan birer tane alıp gece yastığımızın altına koyacağız ve evleneceğimiz erkeği rüyamızda göreceğiz dedim.

2 gün sonra bir grup kız yanıma gelip ne dese beğenirsiniz? Sen ormanda bir gezi yaptırıyormuşsun bizi de götürür müsün? Ne kadar hoşuma gittiğini anlatamam J kampın sonuna kadar 3-4 kişilik grupları her gün bu spritüel deneyimi yaşatmak üzere ormana tur düzenledim.

Hiçbir kızın bacakları ısırgan otu yüzünden zarar görmedi ve hemen hemen hepsi rüyalarında birilerini gördüler 🙂

Bu anım beni her zaman güldüren ve de çük düşündüren bir anı olmuştur.

Yıllar sonra ısırgan otunun bazı cilt hastalıklarında iyileştirici olarak kullanıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım çünkü genelde bilinen ısırgan otu cilde temas ederse ciltte ciddi kızarıklıklar yanmalar oluşturduğu idi.

Şimdiki algımla baktığımda bu bir geçmiş yaşam hatırlamasıydı diye düşünüyorum. Bu bilgi bende vardı ve kendiliğinden ortaya çıkıvermişti.

Çocukluğuma ve güzel anılarıma selam ve sevgiyle…

12.02.2017

Şebnem Akalın

Tüm Sorumluluk Benim Üzerimde-Vaka Öyküsü

Genç bir kadın. Bana gelme sebebi mutsuzluk. Kızımla ilgili canım sıkılıyor dedi. En son ne oldu dedim, kızının uyuşturucu kullandığından şüphe ettiği için kavga etmişler ve kızı evden çıkıp gitmiş. Çok üzülüyorum diyor ve başlıyoruz vuruşlara. Üzülme, kızgınlık, öfke, korku duygularını rahatlattıktan sonra kendine kızgınlığı çıktı ortaya. Kendine kızgınlığını çalışmaya başladık, bir kaç tur sonra sorumluluktan yoruldum artık tüm sorumluluk benim üzerimde dedi.

Burada sorumluluklarını konuştuk, aslında anlatmak istediği ile anlattığının farklı olduğunu hissediyordum.

Konuşurken çok fazla korkuları olduğunu farkettim ve korkuları için çalışmaya başladık. Vuruş yaparken, bir  yer hatırladığını söyledi, 17 yaşlarında oturduğu bir ev. Orada kardeşine yapılan haksızlık, bu duygusu ile çalıştığımızda ve duygu sakinleştiğinde, o haksızlığın hatırlattığı çocukluk anısı…

ve asıl travma hikayesi başladı. babası öldükten sonra köyde annesi ve babanesiyle yaşamaya başlamışlardı fakat anne çocuklarının ihtiyaçlarıyla ilgilenmek yerine kendi hayatını kurtarmaya çalışmıştı. Kardeşi ve babanesinin karnını doyurmak dahil evle ilgili tüm sorumluluk tamamen 9 yaşındaki küçük kıza yani kendisine kalmıştı. Aynı zamanda okula da gidiyor ve okumaya çalışıyordu. Annesinin eve gelen erkek arkadaşlarının kendisine sarkıntılık etmeleri ile başa çıkma çabası da ayrı… (Tüm o sorumluluk ile ilgili baskılar o yaşlarda oluşmuştu)

Sonraki 1 saat ağlayıp, haykırarak, isyan ederek vuruşlarımızı yaptık. Çocukluk travması ile ilgili tüm duygular boşalıp rahatlayana kadar çalıştık. Değersizlik, sevilmemek, utanmak, üzülmek, kızgınlık, öfke, korku, baskı, şaşkınlık, çaresizlik duyguları teker teker sıfırlandı.

Son olarak “ben annem gibi değilim ki ben kızımın herşeyiyle ilgileniyorum o bana neden bunu yapıyor haksızlık bu” duygusunu da temizledik.

Üzerimdeki bütün yük kalkmış gibi hissediyorum dedi. Seansın sonunda rahatlamıştı, en önemlisi asıl sorunun kızı olmadığını anlamıştı. Bambaşka bir ruh hali ve yüz ifadesiyle ayrıldı.

Şebnem Akalın

Mayıs 2017

Eğitim Duyurusu

Reiki Eğitimleri

Reiki I. Derece Eğitimi
İçerik;
Reiki I. Derece bilgileri
Bedendeki enerji merkezleri; çakralar, meridyenler
Enerji bedeni ve hastalıkların oluşması
Reiki, hastalıkları nasıl iyileştiriyor
Uzaktan uyumlama (inisiyasyon)

Tarih ve saat: 13 Mart Cumartesi
11:00-16:00 saatleri arasındadır.

Adres: Bahçeler Sk. Yavuz Apt. No:6/11 Feneryolu

Ücret: 450 TL (PDF Eğitim Kitapçığı ve Sertifika dahildir)
Ödeme şekli : Kayıt sırasında Finansbank, iban no: TR44 0011 1000 0000 0082 2087 68 Ayşe Şebnem Akalın hesabına ödenir.
Kayıt için lütfen arayınız: 0 530 517 75 40
veya e-mail gönderin: asebnem.akalin@gmail.com

Reiki II. Derece Eğitimi
İçerik; 
ile istediğiniz her konuya pozitif enerji verebilirsiniz;Bolluk-bereket için, ilişkilere, olaylara, sınava girerken, iş başvurusu yaparken ve aklınıza gelebilecek her konu için kullanabilirsiniz. Tüm bunları uzakta bulunan yakınlarınız için de yapabilirsiniz.I. Derece ile en az 1 ay çalışmış olup daha yüksek bir frekans ile çalışmayı ve uzaktan enerji gönderebilmeyi isteyenler Reiki II. Dereceye uyumlanabilirler. Böylece Reikiyi tam olarak hayatlarına sokmuş olurlar.

Reiki II. Derece Eğitim içeriği:
Olumlama cümlesi oluşturabilmek ve size en uygun olumlama cümlesini bulmak
Olumlu düşünce yerleştirme tekniği
Reiki II. Derece bilgileri
Semboller ve anlamları
Uzaktan Uyumlama (inisiyasyon)
Çakra dengeleme
Uygulamalar

Adres: Bahçeler Sk. Yavuz Apt. No:6/11 Feneryolu

Tarih ve saat: 14 Mart Pazar, 11:00-16:00 saatleri arasındadır

Ücret: 550 TL (PDF Eğitim Kitapçığı ve Sertifika dahil)
Ödeme şekli : Kayıt için Finansbank, iban no: TR44 0011 1000 0000 0082 2087 68 Ayşe Şebnem Akalın hesabına ödenir.Kayıt için lütfen arayınız: 0 530 517 75 40 veya e-mail gönderin: asebnem.akalin@gmail.com
Online Temel EFT Eğitimi:

Silvia Hartmann’ın geliştirdiği Enerji EFT’ye Giriş Eğitimidir ve 1 Kasım 2016’dan itibaren EFT Master eğitimi öncesinde ön koşul olarak belirlenmiştir. Sadece kendime ve çevreme uygulamak istiyorum diyorsanız hızlıca öğrenebilirsiniz. Aynı zamanda EFT Master olmak istiyorsanız bu eğitimle Enerji EFT sine harika bir giriş yapmış olursunuz. Bu eğitimi alanlar GoE’ye üye olur ve olanaklarından yararlanır.

Eğitim 4 Üniteden oluşmaktadır:
Ünite 1: Enerji EFT’ye giriş
Eğitim Tarihi: 29 Mart Pazartesi Saat:19:30-21:30
Ünite 2: Enerji Milyarderi
Eğitim Tarihi: 30 Mart Salı Saat:19:30-21:30
Ünite 3: Sorunlardan çözümlere
Eğitim Tarihi: 31 Mart Çarşamba Saat:19:30-21:30
Ünite 4: İki kişilik Enerji EFT ve çok daha fazlası!
Eğitim Tarihi: 1 Nisan Perşembe Saat:19:30-21:30

Eğitim Skype uygulaması üzerinden online olarak yapılacaktır.

Ücret : 970 TL (Ücrete GoE onaylı kitapçık ve 1 yıllık üyelik dahildir)
Ödeme şekli: 400 TL’si en geç 8 Mart Pazartesi günü, kalanı 26 Mart Cuma günü Finansbank,
iban no: TR44 0011 1000 0000 0082 2087 68 Ayşe Şebnem Akalın hesabına ödenir.
Kayıt için Lütfen arayın: 0 530 517 75 40 ya da mail gönderin: asebnem.akalin@gmail.com

Online Profesyonel Modern Enerji Tapping

GoE kurucusu, psikolog Dr.Silvia Hartmann tarafından geliştirilen Modern Energy Tapping Professional (MET Pro), Energy EFT Master Practitioner eğitiminin yerini alıyor.
MET Pro, bir üst seviye ve Energy EFT Usta Uygulayıcısının ötesinde gerçek bir gelişmedir. Silvia Hartman tüm deneyimleri ile, Modern Enerji Tapping tekniği olarak MET Pro’yu sıfırdan tasarladı.
 
Eğitmen          : Şebnem Akalın
                           GoE Trainer | Enerji Eğitmeni | Reiki Master | Enerji Terapisti | Danışman
Süre                 : 6 gün 3’er saat
Eğitim tarihi : 15-16-17 ve 22-23-24 Mart 2021 

İçerik
Profesyonel uygulayıcılar olmak ve MET Pro ile danışanlarına yardımcı olarak iyi bir hayat kazanmak isteyen insanlar için tasarlanmıştır.
Uygulayıcılar, düşük enerji durumlarından (korku, fobiler, kaygı vb.) Yüksek enerji durumlarına (neşe, yaratıcılık, koçluk, bereket, cazibe vb.) kadar çok çeşitli danışanlarla çalışma becerileri öğrenir. Eğitim 12 Üniteden oluşur.
 
Üniteler ve Eğitim Günleri

  • Modern Enerji Hediyesi
  • Pozitiflerin Gücü

Eğitim Tarihi: 15 Mart Pazartesi Saat: 19:30-22:30

  • Geleceğe Yönelim
  • Tedavi Akışı

Eğitim Tarihi: 16 Mart Salı Saat: 19:30-22:30

  • Hikaye Protokolü
  • EMO Enerji Beden Protokolü

Eğitim Tarihi: 17 Mart Çarşamba Saat: 19:30-22:30

  • Enerji Matriksi
  • Şifa Mucizeleri

Eğitim Tarihi: 22 Mart Pazartesi Saat: 19:30-22:30

  • Enerji İlişkileri
  • Süperzihin Çözümleri

Eğitim Tarihi: 23 Mart Salı Saat: 19:30-22:30

  1. Gelişmiş Enerji Tapping
  2. Yeni Başlangıç

Eğitim Tarihi: 24 Mart Çarşamba Saat: 19:30-22:30

MET Pro Sertifika alma koşulları

  • Katılımcılar her gün eğitime katılarak sırayla tüm üniteleri almak zorundadırlar
  • Katılımcılar her ünitenin gerektirdiği uygulamaları yapmakla yükümlüdür
  • Her ünite sonunda katılımcılar kısa sorgulamaları cevaplarlar ve öğrendiklerini kanıtlarlar

GoE MET Pro sertifikasının sağladıkları

  • GoE derneğine 1 yıl üyelik ve eğitimlerden ve ürünlerden indirimli yararlanma olanağı
  • GoE sitesinde profilinizi, hizmetlerinizi ve etkinliklerinizi duyurma olanağı
  • Uluslararası geçerliliği olan bir sertifika
  • GoE Master uygulayıcı olarak kendinizi tanıtma ve kuruluşun logolarını kullanma olanağı

GoE MET Pro sertifika programına katılma koşulları

  • Temel EFT ya da temel MET eğitimi almış olanlar katılabilir.
  • Katılımcılar GoE tüzüğüne ve etik kurallarına uyacaklarına dair imza verirler
  • GoE kurallarına göre, MET Pro sertifikası alan mezunlar, sadece Master Uygulayıcı olurlar; bu eğitimi başkalarına öğretme yetkileri yoktur ve sertifika veremezler. Eğitim materyallerini hiçbir şekilde çoğaltamazlar ve paylaşamazlar. Katılımcılar bu koşulu kabul ederek eğitimi alırlar.

 MET Pro  Programına

  • Profesyonel MET Pro uygulayıcısı olmak isteyenler
  • Psikoterapistler, psikiyatrlar, okullarda rehberlik ve danışmanlık yapan uzmanlar
  • Koçluk eğitimi alan ve koçluk yapan kişiler
  • Diğer enerji çalışmaları ile ilgilenen, uygulayan kişiler katılabilirler. Katılımcıların 18 yaşını aşmış olmak gereklidir.

Şizofreni, bipolar bozukluk ve epilepsi rahatsızlığı olanlar için uygun değildir.
 
Ücret :  2900 TL (GoE üyeliği ve mührü için gereken bedel dahildir)
Ödeme şekli :Ücretin 900 TL’si 8 Mart Pazartesi,  kalanı 15 Mart Pazartesi günü Finansbank İban no: TR44 0011 1000 0000 0082 2087 68  Ayşe Şebnem Akalın hesabına ödenir.
 
Kayıt ya da sorularınız için lütfen arayın: 0 530 517 75 40 ya da email gönderin
 
e-mail: asebnem.akalin@gmail.com
 

Mikao Usui Anıt Mezarı Ziyaretim

Mart ayında Japonya’da Tokyo’da okuyan oğlumun yanına gittim. Giderken Usui’nin mezarını ziyaret edebileceğimi düşünmemiştim ama içimden geçirmiştim, “nerede acaba” diye düşünmüştüm…

Tokyo ve 2 şehir daha gezdiğim ülkeyi ne kadar sevdiğimi beni instagramda takip edenler gördüler. İnsan ilişkilerinden tutun, temizlik, düzen, teknoloji ve bunun insanla uyumu hepsi bana göre harika. Oğlumla beraber 10 gün boyunca yürüdük, gezdik, yedik, içtik tabiri caizse dibini bulduk:)

10 günün sonlarına doğru bir gün internette Usui’nin mezarını aradım ve bir adres buldum. Ogan’a gösterdim, dedi ki “kolay gideriz”. Nasıl yani? kolay mı gideriz? Ne kadar heyecanlandığımı, mutlu olduğumu anlatamam.

Ertesi gün yola koyulduk tabi. Trenden indik ve başladık yürümeye. Yol boyunca başka mezarlıklar, mezar için malzeme satanlar, otantik japon mahalleleri, evleri görerek ve hissederek ilerledik. Adrese geldiğimizde, çok güzel bir tapınak ve arazinin içinde mezarlığı olduğunu gördük. Tapınak turistik değil, halkın ibadetine açık bir tapınak. Öyle olunca önce biraz çekindik çünkü Japonlar genel olarak çok saygılı ve bu sebeple de saygı bekleme konusunda hassaslar. Yavaş yavaş içeriye sızdık:)

Kapıdan girince tam karşıda tapınak, sağ tarafta ise mezarlık var. Mezarlığın girişinde ise isim listesi, krokisi ve mezarın numarası var. Ama japonca tabi. Neyse Oğlum bana Usui’nin nasıl yazıldığını gösterdi ve ben başladım listeyi taramaya. Küçücük yazılmış listeyi tararken birden görüverdim. Sonra da farkettim ki daha önce ziyarete gelenler, rahat bulunabilmesi için Latince okunuşuyla da yazıp bir etiket yapıştırmışlar yanına. Yani giderseniz kolayca bulabilirsiniz.

Mezarlıkta çok daha gösterişli mezarlar var, Usuinin mezarı gösterişli değil ama Usui’yi anlatan bir yazıt var mezarda. Burası bir Budist mezarlığı ve aile mezarlığı. Yani Usui ailesinin üyelerinin yakılıp gömüldüğü bir yer. Ama Mikao Usui’nin Reiki kurucusu olduğunu ve hikayesini anlatan bir yazıt mevcut. Ancak Eski Japonca ile yazılı olduğu için oğlum bazı kelimeleri yakalayıp anlamaya çalıştı ve bana anlattı. Onun bana anlattığı çok küçük bir parçası ama Frank Arjava Petter’in Japon eşi sayesinde çevirmiş olduğu tam metni aşağıda alıntıladım,  yazımın sonunda okuyabilirsiniz..

Orada bir süre durup Mikao Usui’ye Reiki gönderdim, benim elimden gelen buydu. Budistler mezar ziyaretinde, önce tapınağı ziyaret ediyorlar, dua ya da şükür gibi bir ritüelleri var. Hatta tapınağa girmek için önce abdeste çok benzeyen bir tür arınma yapıyorlar. Sonra depo gibi bir alanda her mezar sahibine ayrılmış bölümlerde bulunan kova ve kepçe, tütsü vb gereçlerini alıp mezarları yıkayıp, tütsü yakıp, gerekirse çiçek vs düzenlemelerini yapıp dua edip öyle ayrılıyorlar.

Hiç bir enerji, öğreti vs. kişilerle özdeşleşemez. Usui aracıdır ve iyi ki olmuştur. Mikao Usui’yi tanımadım ama tanıyormuşum gibi çok seviyorum. Her gün ona teşekkür ediyorum ancak onda büyük bir hikmet ve keramet aramıyorum, yani ona tapınmıyorum. Onun da bunu istediğini sanmıyorum. Frank Arjava Petter’in yaşamış olduğu, bulutların aralanıp güneşin parlaması gibi bir şeyi ben yaşamadım. Hava bulutluydu ve tüm gün öyle kaldı. Ancak Mikao Usui’nin huzurlu olduğunu ve rahat olduğunu ve hatta gülümsediğini hissettim. Görevini yapmış olmanın verdiği huzurla gitmiş buradan.

Ben de Usui’inin anıt mezarından bu duyguşarla ayrıldım. Hayallerimin ötesinde olan bu buluşma için ve bana kısmet olduğu için şükürler olsun.

Tekrar saygı ve sevgiyle.

Şebnem Akalın

Nisan 2018

Mikao Usui’nin Mezarındaki Yazıt:

Çok çalışan (yani meditasyon yapan ) ve gayretle bedenini ve zihnini daha iyi bir insan olmak için geliştirmeye çalışan insana “ örnek insan” denir . Bu büyük ruhu sosyal bir olay için , yani pekçok insana doğru yolu öğretmek için kullanan insanlara “öğretmenler” denir .
Dr. Usui’de böyle bir öğretmendi . Evrenin (evrensel enerjinin) Reiki’sini öğretti . Sayısız insan ona geldi ve onlara Reiki’nin yüce yolunu öğretmesini ve onları iyileştirmesini istedi .
Dr.Usui , Keio Gunnen denilen Keio döneminin ilk yıllarında Ağustos’ un 10’un da doğmuştu . 3lk ismi Mikaomi ve diğer ismi Gyoho (veya Kyoho ) olarak telaffuz edilirdi . (Bir öğretmenin geçmişle devamlılığını bitirmek ve baştan başlamak için öğrencisine yeni bir ad vermesi eski bir Japon geleneğiydi. Bazen yeni bir isim öğrencinin kendisi tarafından kabul
edilirdi . ) Gifu bölgesinin Yamagata mahallesinin Yago köyünde doğmuştu .Dedesinin adı Tsunetane Chiba’ydı . Babasının adı Uzaemon’du . Annesinin aile adı Kawaai’ydi . Bilindiği kadarıyla yetenekli ve çalışkan bir öğrenciydi .Bir yetişkin olarak pek çok Doğu Ülkesini ve Çin’i çalışmak için ziyaret etti , gayretle çalıştı ama kötü bir şanssızlık yaşadı. Yine de yılmadı ve kendini gayretle eğitti .
Bir gün 21 günlüğüne oruç tutmak ve meditasyon yapmak için Kurama dağında inzivaya çekildi . Bu dönemin sonunda , birden yüce Reiki enerjisini başının tepesinde hissetti
ve bu ona Reiki iyileştirme sistemini gösterdi . Reiki’yi önce kendi üzerinde kullandı , sonra ailesi üzerinde denedi .Pek çok hastalıkta işe yarayınca , bu bilgiyi halkla paylaşmaya karar verdi . Harajuku (Aoyama –Tokyo )’ da Taisho döneminin 11.yılının (1921 ) Nisan’ında bir klinik açtı . Bazıları çok uzaklardan gelen sayısız hastayı tedavi etmekle kalmadı ayrıca bilgisini yaymak için seminerler düzenledi. Taisho döneminin 12 .yılının Eylül’ünde ( 1923 ) harap edici Kanto depremi Tokyo’yu salladı . Binlerce kişi öldü , yaralandı veya kötü sonuçları nedeniyle hastalandı . Dr.Usui halkı için üzüldü ama aynı zamanda Reiki’yi harap olmuş kente götürdü ve onun iyileştirici gücünü hayatta kalmış kurbanlar üzerinde kullandı .
Kısa sürede kliniği hasta akınını karşılamak için çok küçük gelmeye başladı , bu yüzden Taisho döneminin 14 .yılının 1ubat ayında (1924) , Tokyo dışında Nakano’da yeni bir tane inşa etti.

Ünü kısa sürede bütün Japonya’ya yayıldı ve uzak ilçeler ve köylerden davetler gelmeye başladı .Bir kez Kure’e gitti , başka bir kez Hiroshima bölgesine, sonra Fukuyama ‘ya . Ölümcül bir darbeyle vurulduğunda , Fukuyama ‘da kalmaktaydı.Taisho döneminin 15 . yılında , 9 Mart’ta (1926) 62 yaşındaydı . Dr.Usui’nin Sadako isminde bir karısı vardı , kızlık adı Suzuki’ydi .Bir kız ve bir oğulları oldu. Oğulları Fuji Usui , Dr. Usui’nin gidişinin ardından aile işlerini üstlendi . Dr.Usui çok sıcak , yapmacıksız ve alçakgönüllüydü .Fiziksel olarak sağlıklıydı. Hiçbir zaman gösteriş yapmadı ve yüzünde her zaman bir gülümseme vardı ; Ayrıca zorluklarla yüzleşmek konusunda çok cesurdu .. Aynı zamanda çok tedbirli bir insandı. Çok kabiliyeti vardı . Okumayı çok severdi ve tıp , psikoloji , falcılık , tüm dünyadaki dinlerin teolojisi hakkında bilgisi çok büyüktü . Bu hayatı boyunca süren çalışma ve bilgi edinme alışkanlığı elbette Reiki’yi anlama ve sezmesi için hazırlığında yardımcı oldu . Reiki sadece hastalıkları iyi etmez , ayrıca doğuştan gelen yetenekleri büyütür , ruhu dengeler , vücudu sağlıklı yapar ve mutluluğun kazanılmasına yardım eder. Bunu diğerlerine öğretmek için , Meiji imparatorunun beş prensibini izlemeli ve yüreğinizde hissetmelisiniz. Bunlar sabah bir kez ve akşam birkez olmak üzere hergün konuşulmalıdır.

1-Bugün öfkelenme

2-Bugün endişelenme

3-Bugün müteşekkir ol

4-Bugün çok çalış(meditatif egzersizler)

5-Bugün başkalarına nazik davran.

Asıl amaç mutluluğu kazanmanın (Reiki) kadim ve gizli metodunu anlamak va ona uyarak pek çok hastalık için çok amaçlı bir tedavi keşfetmektir.Eğer bu prensipler takip edilirse , kadim bilgelerin yüce , huzurlu zihinlerini kazanacaksın. Reiki sistemini yaymaya başlamak için , kendine yakın bir yerden başlamak önemli ,felsefe veya mantık gibi uzak bir şeyden başlama. Hareketsiz ve sessizce , her sabah ve her akşam ellerin “ Ghasso” veya “ Namaste” şeklinde kavuşmuş olarak otur . Büyük prensipleri izle, sessiz ve temiz ol. Yüreğin üzerinde çalış ve içindeki sessiz yerden olan şeyleri yap. Herkes Reiki’yi başarabilir , çünkü o kendi içinde başlar. Felsefik örnekler etrafımızdaki dünyayı değiştiriyor. Eğer Reiki bütün dünyaya yayılabilirse , insan kalbine ve toplumların ahlakına dokunacak . Pek çok insan için yararlı olacak ve sadece hastalıkları değil bütün dünyayı iyileştirecek.2000’in üzerinde insan Dr.Usui’den Reiki öğrendi. Daha fazlası Usui’nin kıdemli öğrencilerinden öğrendiler ve onlar Reiki’yi daha da uzaklara taşıdılar. Şimdi, Dr.Usui’nin gidişinden sonra bile , Reiki çok uzun süre akmaya, uzaklara yayılmaya devam edecek. Reiki’yi Dr.Usui’den almak ve diğerlerine aktarmak evrensel bir kutsamadır. Dr.Usui’nin öğrencilerinin pek çoğu bu anıtı buraya ,Toyotoma mahallesindeki Saihoji tapınağına inşa etmek için birleştiler.Onun büyük çalışmalarını canlı tutmak için bu kelimeleri yazmam rica edildi .Onun çalışmalarını derinden takdir ediyorum ve bütün öğrencilerine bu görev için seçildiğimden dolayı çok gururlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Belki böylece, pek çokları Dr Usui’nin dünyaya ne kadar büyük bir hizmet yaptığını anlayabilir.

Çok çalışan (yani meditasyon yapan ) ve gayretle bedenini ve zihnini daha iyi bir insan olmak için geliştirmeye çalışan insana “ örnek insan” denir . Bu büyük ruhu sosyal bir olay için , yani pekçok insana doğru yolu öğretmek için kullanan insanlara “öğretmenler” denir .

Dr. Usui’de böyle bir öğretmendi

Anıt Mezarında yazan yazıdan alıntı.

Mezarlığın planı

Dingin Ol

Zamanım yok endişesiyle hareket edenler,  hiç bir şeye yetişemediğini düşünenler,  ellerindeki işe gereken ve yeterli zamanı ayıramazlar. Biraz ondan, biraz bundan derken ellerinde hiç bir şey kalmaz.

Enerjilerle çalışmak isteyenler için de durum aynen böyle. Haydi, Reikiye uyumlanalım, hooop oldu. Haydi meleklere, kuantuma, başka enejilere… O da oldu. Sırada ne var? Bütün bunlar var, ama ortada bir şey yok…

Zaman gerçekten dolduğunda, ne kadar çok şeye uyumlandığımız değil, elimizdekiyle ne yaptığımız önemli olacak. Sabırsızlık gösteren öğrencilerime her zaman “yavaş, hızlıdır” hatırlatması yapıyorum ama çoğu telaş içinde. Bütün bu enerji çalışmaları, tam da bu telaştan kendimizi kurtarmak, dinginliğe kavuşmak için yapılıyor ve “ol”madan olunmuyor. Eğitim almak yeterli sanıyorlar, sonrası çok kolay sanıyorlar ama üzgünüm öyle değil. Kendinize en yakın gelen herhangi bir enerji çalışmasıyla başlayın ve hakkını verin. Sonra zaman içinde yol sizi başka bir yere götürürse o zaman başka bir deneyim edinirsiniz. Bu, acele ederek ve telaş içinde yapılabilecek bir şey değildir. Boş yere kendinizi üzüyorsunuz.

Şebnem Akalın / Hatırlatıcı

10.04.2014

Zihni sakinleştirmek için 5 Öneri

Son zamanlarda pek çok kişinin sorusu: Zihnimi nasıl durduracağım?

Zihni durdurmak değil, sakinleştirmek gerekir. Zihin sakin değilse yaratıcı olamayız ve potansiyelimizi kullanamayız. Zihnin vıdıvıdıları kaliteli yaşamamıza engel olur.
Tavsiyelerim basit fakat kolay değil. Ancak denemeye değer. 
1-Zihin durmaz! Her zaman düşünceler akar. Düşüncelerin zihninizden gelip geçmesine izin verin. Bırakın, sadece gelsin ve gitsinler. Herhangi birine dalmayın, hepsini izleyin.
2-Nefes alın! Büyük ihtimalle o sırada nefes almıyorsunuz.
3-Kızdığınız, kırıldığınız herhangi biri varsa ya gidin ona söyleyin ya da çok güvendiğiniz birine sadece duygunuzu anlatın! Karşı tarafı haksız çıkartmaya çalışarak değil. Eğer bunu yapamayacaksanız anlatmayın.
4-Sudoku, Scrable (Kelimelik), Bulmaca çözmek, Sessiz film gibi oyunlar oynayın! Bunu yaparken eğlenin.
5-Egzersiz yapın! Yoga, Plates, Yürüyüş gibi.
Ve tabi ki “Reiki” zihni kolayca sakinleştirir. Reiki yapmayı bilenler Reiki yapın! Rahatladığınızı, zihninizin yavaşladığını, sakinleştiğinizi hatta uyuduğunuzu göreceksiniz.

Beyin, düşünmek için vardır!

Olumlu düşünceye evriltmek sizin elinizde…

Şebnem Akalın / Hatırlatıcı

18.08.2014

Ustaa, aç bi Çakra!

Çakra açma lafı nereden ve nasıl çıktı bilemiyorum. Eminim ilk söylendiğinde doğru anlamda kullanılmıştır, ancak malesef artık tamamen yanlış bir kavram olarak kullanılmakta. Sanki birisi çakranızı açacak ve ondan sonra her şey yolunda. Hayır! yok öyle bir şey!

Burada çakraları anlatmayacağım ama neden bu çakra açma kavramı kullanılıyor? biraz anlatıyor olacağım. 

Öncelikle, Çakraların kapalı olması mümkün değildir! Çakraların dengesi bozulmuş olabilir, ki; bunun sebebi de enerji girdabı gibi dönen Çakralar, sağlıklı bir çakrada olması gereken bir ahenk ile değil, ahengi bozulmuş bir şekilde dönmeye başlamıştır ya da omurga üzerinde hizalı olması gerekirken sağa sola kaymış olabilir, Çakralardaki enerji girdaplarında blokajlar vardır, aslında bastırılmış, bloke olmuş duygular vardır. Enerji blokajı (tıkanıklığı) var ve bunun için enerjiyi dengeliyoruz demek yerine çakra açmak diye anlatıldığı için tıkalı bir çakra var ve bu açılıyor gibi anlaşıldı sanırım. Tamamıyla tıkalı çakra ile yaşayamayız!

Çakralar, elbette enerji çalışmalarıyla dengelenir ya da blokajlar açılır ve açıldığında bütüncül bir sağlık elde edilmiş olur. Bunlardan biri de Usui Reiki’dir. Ayrıca yürümek, dans etmek, yoga, plates yapmak gibi fiziksel egzersizlerde çakralar üzerinde etkilidir. Bu dengeleme ve bolakajların enerji çalışmalarıyla açılması uygulamaları zaman içinde hap şeklinde uygulamalar gibi gösterilmeye başlandı ne yazık ki 😦

Çakraların dengeleri, olumsuz düşüncelerimiz yani duygusal alanda aldığımız yaralardan bozulmaktadır. Dolayısıyla çakraları sürekli dengede tutmak, sürekli uygulama gerektirir. Hiç bir yöntem tek başına ve tek bir seferde yeterli değildir. Hangi yöntemi seçtiyseniz bunu sürekli yapmalısınız.

Reikiye uyumlandığınızda çakralar dengelenir ama sonrasında uygulama yapmaya devam etmelisiniz. Kendimi başkasına bırakayım beni düzeltsin düşüncesi çok cazip, ama malesef kimsede sihirli değnek yok!

Dünya yolculuğumuz, öğrenme yolculuğumuz bunu gerektiriyor. Öğrenmeden iyileşme olmuyor. Herkesin kendi hayatının sorumluluğunu alıp öğrenmeyi seçmesi gerekiyor. Daha önce pek çok yazımda da yazdığım gibi tüm yöntemler sadece yardımcıdır.

Tüm kadim öğretilerin bir çakra açma seviyesine indirilmesine gerçekten üzülüyorum. Aç bi çakra her şey yoluna girsin…

Şebnem Akalın / Hatırlatıcı

25 Mart 2015

Reiki, Neyiki?

Posted on 15 Mart 2012 by Şebnem Akalın

Reiki eski zamanın enerjisi, artık bu çağa ayak uyduramıyor! Yeterli gelmiyor diyenler var. Bu cümleleri son zamanlarda pek çok arkadaşımdan ve danışanımdan duyuyorum.

Reiki; evrensel yaşam enerjisi, elle şifa verme yöntemi diyoruz. Bu söylem biraz iddialı gelse de enerji blokajları temizlendiğinde kişinin şifaya kavuşmasının yolunu açması sebebiyle rahatlıkla kullanabiliyoruz. 3 aşaması var ve hiç bir aşamanın birbirine bir üstünlüğü yok. 1. Aşamada sadece elle dokunarak ve fiziksel sorunlara enerji aktarımı yapılabiliyorken 2. Aşamadan sonra hem elle dokunarak hem uzaktan şifa göndererek, fiziksel sorunlar yanında duygusal sorunlara ve iyileşmesini istediğiniz sorunlu ilişkilere ya da gerçekleşmesini istediğiniz güzel konulara olumlu enerji aktarımı yapabiliyoruz. Anadolu’da yerleşik tabiri ile “el alma” yöntemi ile kişiler bu enerji akışını gerçekleştirmeye ehil olurlar.

Bu enerji aktarımı, “evrende var olan, çok güçlü evrensel enerji”nin aktarımıdır. Kişi kendisini bir boru ya da kablo varsayarak bu aktarımı yapar. Dolayısıyla kişinin herhangi bir katkısı yoktur.

Burada şu soru geliyor aklıma var olan evrensel yaşam enerjisi mi eskidi? J

Devam ediyorum, diyelim ki Reiki eskidi… Yeni enerjiler ile tamamen “Hikmet sahibi” olmuş ya da “Hidayet”e ermiş kişiler kimlerdir? Gerçekten böyle bir şey var ise kaçırmak istemem. Senelerdir Allahın her günü Reiki yapan ve pek çok konuda iyileşmeme yol açtığı için müteşekkir olan biri olarak merak ediyorum elbette. Ayrıca pek çok başka enerji çalışmasına katılmış, onlardan da çok faydalar sağlamış ve hepsinin başına Reiki’yi oturtan biri olarak…

Tüm bu enerji aktarımları, ve pek çok isim altında yapılan diğer enerji çalışmaları hepsi insanın bu dünyayı deneyimleme yolunda birer araçtır. Hepsi de gerçek manada değerlendirilirse, işe yarar. Bu çalışmalara sihirli değnek havası verilmesi, ya da bu beklenti ile yaklaşılması hiçbir şifa çalışma için doğru değildir.

Hiçbir çalışma insanın kendi özüne, iradesine ve aklına rağmen bir başarı sağlamaz. Kendinizi içine kattığınız her şifa çalışması ise başarılı olur. Siz kendinize yakın olan her ne ise bunu seçip güvenerek davrandığınızda tüm şifa yolları açılacaktır.

İlaç kullanırken ya da güzellik kremleri kullanırken düzenli kullanım çok önemlidir ve bunu herkes bilir ama enerji çalışmaları yaparken nedense bu külfet olarak algılanıyor ve bir iki deneyip bir kenara bırakılıyor. Bu durumda hangi süper, muhteşem, son sezon J şifa çalışmasını ya da uygulamasını denerseniz deneyin bir işe yaramayacaktır.

Reiki ile hayatınızda öyle açılımlar olur ki; “daha önce bunları hayal bile etmemiştim” dersiniz. Yumuşak ve pozitif bir enerjidir ve sizi özünüzle buluşturarak hayat amacınıza yönlenmenize yardımcı olur. Bence en büyük önemi bu açıdandır. Yeni oluşmuş fiziksel ya da duygusal sıkıntılarınız çok kısa bir sürede iyileşebilir. Kronikleşmiş olanlar ise zaman alabilir. Düzenli uygulamalarda uykusuzluk sorunu ortadan kalkar. Doktora gidip aldığınız tedavi ve ilacın yanında Reiki kullandığınızda çok hızlı iyileştiğinizi görürsünüz, gidemediğinizde de çok fayda sağlayacağınızı söyleyebilirim. İster tamamlayıcı olarak ister direkt olarak iyileşmek için kullanın, sonuç olarak her şekilde işinize yarayacaktır. Reiki’nin faydalarını burada anlatamam, hayatın her alanında iyileşmeye yardımcı olabileceği için, liste çok uzun…

Reiki’ye ve sizlere sevgiyle…

30.10.2012

Şebnem Akalın

Reiki Master-Eğitmen